İŞ GÜVENLİĞİ ve İŞÇİ SAĞLIĞI HİZMETLERİ AYRILMALI MI?

İŞ GÜVENLİĞİ ve İŞÇİ SAĞLIĞI HİZMETLERİ AYRILMALI MI?

Meydana gelen iş kazaları sonrasında iş güvenliği uzmanlarının yaka-paça tutuklanmaları, yargılanmaları ve genellikle ceza almaları ile sonuçlanan haksız süreçler, sık sık iş güvenliği sektörünün gündemine geliyor.

Meslek camiasında "iş güvenliği uzmanları günah keçisi değildir" anlayışıyla tepkiler gören bu uygulamaların, nedense benzer veya birbirine yakın sorumluluklar taşıyan iş yeri hekimlerine sirayet etmemesi de ayrıca dikkat çekiyor.

Yakın bir geçmişte yargılanan ve ceza alan bir iş güvenliği uzmanının davaya bakan hakim tarafından: "Senin bildirim zorunluluğun varmış, bunu yapmadığın için seni tutukluyorum" derken, aynı yönetmeliğin, aynı maddesindeki "iş güvenliği uzmanı veya işyeri hekimi tarafından bildirim" yapılır ibaresinde açık bir şekilde yer alan işyeri hekimi üzerinde bir bildirim zorunluluğu algılamaması hukuksuz bir tasarruf gibi görünüyor.

Buradaki en son çıkarım "iş güvenliği uzmanı tutuklanıyorsa, işyeri hekimi de tutuklanmalıdır" fikri olmalıdır. Ancak eşit iş yapıp, eşit sorumluluklar taşıyanlar arasında böylesine bir "ayrımcılık" olarak adlandırılabilecek hukuki uygulamaların sonucu olarak, daha bahtsız taraf olan iş güvenliği uzmanlarının, neden ilk akla gelen "suçlu adayı" oldukları sorusunun cevabının da verilmesi gerekiyor.

Asıl hedef nokta, kanun ve yönetmeliklerle işverene rehberlik görevini yürütmeye çalışan iş güvenliği uzmanlarının da hukuksuz yargılamalardan bir an önce kurtulmalarını sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması olarak ortaya çıkıyor.

İşyeri Hekimleri Ayrıcalıklı Mı?

Aslında hayır. Ama uygulamada her sorumluluktan arınmış, hiçbir şekilde meydana gelen kaza ile bağlantısı olamayacağı kabul edilmiş gibi, asla hakim karşısına çıkmıyorlar.

İş Güvenliği Kültürü'nün çok zayıf olduğu ülkemizde, sadece meslek hastalıklarından sorumlu tutulabilecek olan işyeri hekimlerinin, bu tür vakalarda tutulması gereken kayıtların ne derece uzun soluklu olabileceği ve çok uzun bir süreçte ortaya çıkan meslek hastalıklarından, gelecekte nasıl sorumlu tutulabilecekleri de bir kere daha değerlendirilmelidir.

Risk değerlendirme ekibinin bir parçası olan işyeri hekimlerinin %90'ı sadece imza aşamasında bu belge ile haşır-neşir oluyor ve bir daha asla bu imzadan doğabilecek bir hukuki zorlamayla karşılaşmıyorlar.

Mevcut mevzuata göre, Risk değerlendirme ekibi 6 kişiden oluşsa da, raporun hazırlanmasından, imzalarının tamamlanmasına kadar ki bütün süreçten iş güvenliği uzmanı tek başına sorumluymuş gibi davranılmıyor mu?

iş güvenliği ve işçi sağlığı hizmetleri-1

Asıl sorun İş Güvenliği Uzmanlarında

6331 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile, ihtiyacı karşılamak üzere çok sayıda iş güvenliği uzmanı "oluşturuldu". Bu iş güvenliği uzmanlığı furyası, Mühendislik Fakülteleri mezunları, Teknik Öğretmenler, Fen-Edebiyat Fakülteleri mezunlarına süreç içinde tanımlanan iş güvenliği uzmanı olma yetkisi ile başlayıp, üniversitelerin daha sonra açılan 2 ve 4 yıllık iş güvenliği eğitimi bölümlerinin hızla mezunlar vermesiyle devam etti. Birden bire bir iş güvenliği uzmanı enflasyonu oluştu.

İş bulabilme imkanlarının azlığı bir tarafa bırakıldığında, bu hızla artan sayı aslında meslek grubu adına bir avantaja dönüştürülebilirdi. Ama kapitalizmin standart oyununa yenilenler yine bu meslek grubunun mensupları oldu.

Ülkemizde hem örgütlenmenin önündeki zorluklar, hem de örgütlenme bilincinin yeterince yerleşmemiş olması sermaye karşısında iş güvenliği uzmanlarının yenilgisine büyük destek verdi.

Ortaya çıkan yüzlerce mesleki dernek, hatta sendika ve diğer örgütler güç birliği yapamadıkları için kaba tabiri ile hep "güdük" kaldılar.

Az önce kapitalizmin oyunu demiştik. Yani bir meslek grubundan ihtiyacın 10-15 katı kadar insan biriktirip, bunların arasındaki rekabeti "ucuz hizmet" vermeye yöneltmekten bahsediyoruz. İş Güvenliği Uzmanları, birbirlerini rakip olarak görüp ekarte etmeye çalışırken, aslında birlikte daha güçlü olabileceklerini asla göremediler.

Aradan sıyrılmaya çalışan sendika vb. yapılanmalar da, şimdiye kadar devlet yönetimindeki gelip geçici kişilerle fotoğraf çektirip, kendi heveslerini, üyelerine empoze etmenin ötesine geçemediler.

İşyeri Hekimlerinde Durum Neden Farklı?

İş yeri hekimlerini de kapsayan Tabip Odaları hekimlik mesleğine yönelik diğer örgütlenmeler, hem çok daha köklü, hem de örgütlülük kültürünün önündeki tüm zorlukları bir şekilde aşarak bugüne kadar gelebilmiş yapılar. Bu nedenle, birbirlerine çok daha sıkı bağlarla bağlı hekimler, birbirlerini rakip değil, güç birliği yapacakları gerçek meslektaşları olarak görüyorlar.

Bir OSGB'nin işyeri hekimi ile yapacağı ücret pazarlığını, iş güvenliği uzmanı ile yapacağı pazarlıkla zihninizde dürüstçe karşılaştırırsanız bu yazının amacını daha iyi anlayabilirsiniz.

iş güvenliği ve işçi sağlığı hizmetleri-2

Meslek Odaları Önemli

Meslek örgütlenmelerinin önemi, meslek odalarının mevcut durumunun değerlendirilmesi ile kolayca ortaya çıkacaktır.

İş Güvenliği Uzmanlarının meslek odası kurma fikri şimdiye kadar pek çok dilde seslendirilse de, mevcut örgütlenmelerin bir araya gelememesi nedeniyle şimdiye kadar çok da mesafe kat edemedi. Meslek Odası fikrinin hayata geçirilmesi için, daha güçlü bir birliktelik ve kararlılıktan başka çözüm de görünmüyor.

Bu yazının "iş yeri hekimi düşmanlığı" olarak değerlendirilmemesi gerekiyor. Kıskanılacak şekilde örgütlenmiş bir meslek grubunun aslında neleri başarabileceğini görmek açısından anlamlı bir değerlendirme yapmak gerekir. Amaç görev ve sorumlulukları benzer iki farklı bileşenin yargı karşısında neden bu kadar adaletsiz bir şekilde ele alındığını net bir şekilde analiz etmek iş güvenliği uzmanlarının lehinedir.

Hem kamuoyu hem de yargı önünde görev, yetki ve sorumluluklar göz önünde bulundurulduğunda, belki de iş güvenliği ve işçi sağlığı hizmetlerini birbirinden ayırmak en doğru davranış olacaktır.

Aksi takdirde, her kaza sonrası yargılanan iş güvenliği uzmanları için cılız seslerle bağırmaya mahkum kalınacaktır.

İsg-212x72

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp