MAHKUMLARIN ÇALIŞTIRILMASI
Ceza infaz mevzuatımıza göre, mesleki eğitimler verilmek şartıyla tutuklu ve mahkumların çalıştırılmasına ilişkin çeşitli düzenlemeler yapılmıştır.
Bu kapsamda çalışan tutuklu ve hükümlülerin sosyal güvenliğine dair esaslar, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 5. maddesinde belirtilmiştir. Buna hükme göre, ceza infaz kurumu bünyesinde çalıştırılan tutuklu ve hükümlüler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanmaktadır. Ayrıca bu kimseler, Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının “a” bendi kapsamında sigortalı sayılmaktadır.
Görüldüğü üzere 5510 sayılı Kanun’da, yalnızca ceza infaz kurumunda çalışan tutuklu ve hükümlülerin sosyal güvenliğine yönelik düzenleme yapılmıştır. Ceza infaz kurumu dışında çalıştırılan hükümlülerin sosyal güvenlik hakları bu kapsama alınmamıştır.
Yine mevzuatımızda, ceza infaz kurumu dışında olup, denetimli serbestlik uygulanan durumlarda da mahkumların çalıştırılması söz konusudur. Denetimli serbestlik uygulanan hükümlüler hakkında; kamu hizmeti cezası, kamuya yararlı bir işte çalıştırma ve gözetim altında çalıştırma uygulamalar söz konusudur.
Genel olarak, tutuklu ve hükümlülerin çalıştırılması esasları CEZA İNFAZ KURUMLARI İLE TUTUKEVLERİ İŞYURTLARI KURUMU VE İŞYURTLARININ İDARE VE İHALE YÖNETMELİĞİ ile belirlenmiştir.
Buradaki amacın, hükümlülerin cezaevlerinde geçirdikleri süre boyunca, meslek edinmeleri, üretime katkı yapmaları, yaratıcılıklarının artırılması ve satılan ürünlerden oldukça sınırlı bir oranda da olsa gelir elde etmeleri olduğunu kabul etsek de, gerçekteki uygulamalar, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortaları Kanunu ve özellikle de 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile çelişiyor.
İlgili kanun ve yönetmeliklerin belirlediği sınırlar net olsa da, mevcut anayasamıza göre hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya işler yaptırmak yasaktır.
Günümüzdeki infaz anlayışı hükümlülerin topluma yeniden uyumlarının sağlamasına yöneliktir. Dolayısıyla cezaevleri de bu amaç doğrultusunda çalışma esasına dayalı yapılmaktadır ve yapılmalıdır.
Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İşyurtları Kurumu'na bağlı tesis, atölye ve diğer üretim alanlarında çalıştırılan tutuklu ve hükümlülerin de hakları anayasal açıdan ele alındığında, çok kısa süreli de olsa, isteklerinin dışında mahkumların çalıştırılması söz konusu olmamalıdır.
İş Güvenliği Açısından Mahkumların Çalıştırılması
Yukarıda da belirttiğimiz üzere; çalışan tutuklu ve hükümlüler, iş kazası ve meslek hastalıklarına karşı kısmi de olsa sigorta kapsamında sayılmaktalar. Ancak buna rağmen, asıl hedefi, iş kazası ve meslek hastalıklarını önlemek, bu yönde alınacak tedbirleri planlamak ve uygulatmak olan İş Güvenliği Kültürünün temel doktrinleri "kaza olursa ne olacak" sorusunun cevabını değil, "kaza veya meslek hastalığı oluşmadan alınacak önleyici aksiyonları" kapsamaktadır.
Yüklenici firmanın tamamlamadığı basit gibi görünen ama ciddi riskler içeren örneğin bir bina altyapı kanalının elle kazılması işi için götürülen mahkumların, bu işi ifa etmeye başlamadan ve başladıktan sonra;
- Risklerden haberdar edilip edilmedikleri,
- Ruhen ve/veya bedenen bu işe uygunluklarının belirlenip belirlenmediği,
- Uygun kişisel koruyucu donanım tedariği ve kullanımı,
- Faaiyet esnasındaki iş güvenliği kurallarına uyumluluk gözetimleri,
- İşteki tecrübe ve kalifikasyon gibi bir çok kriterin göz önüne alındığını kabul etmek ülkemiz şartlarında çok zor.
Kamuya ait işyerlerinde bir türlü uygulamaya geçirilmeyen İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na uyum güçlüğü, işyurtları tesislerindeki sözde basit işlerde de mutlaka ortaya çıkmaktadır. Eldeki hazır ve ucuz işgücü olarak görünen mahkumların çalıştırılması, en önemlisi de, iş güvenliği kurallarına en başta devletin gözlerini kapaması, kanun koyucu ve uygulayıcı devlet anlayışı ile taban tabana zıttır.
Özel sektördeki her iş kazasında iş güvenliği uzmanlarını yaka paça tutuklayıp uzun süren yargılama süreçlerine maruz bırakan yasalarımız, kendi bakanlığına ait ceza infaz kurumlarında, istekleri dışında ve keyfi olarak günü birlik çalıştırılan mahkumların uğrayacağı iş kazalarında karşısına sorumlu olarak kimi çıkartacaktır? Kendi koyduğu kanuna öncelikle kendi kurumlarının uyması gerekirken, sorumluluğu olmayan ama iş verme yetkisini kendisinde gören devlet memurları, meydana gelebilecek bir iş kazası sonrasında bu defa suçlayacak iş güvenliği uzmanı bulmakta zorluk yaşayacaklardır.
Mahkumların çalıştırılması, belli bir meslek edindirme, ıslah etme amacına yönelik başlatılmış olsa da, iş güvenliği kural ve uygulamalarının ortada olmadığı tesislerde kısa süreli işlerin "çabucak halledilmesi" emir ve komutasıyla ifa edilmesi çok da akla yatkın değildir.
Suç, toplumdan topluma, zamandan zamana, mekândan mekâna farklılık gösteren evrensel bir olgudur. Suça neden olan sayısız etmen vardır. Bu bağlamda suç; psikoloji, sosyoloji, ekonomi, hukuk, felsefe, din gibi birçok disiplin arasında incelenen bir konudur.
Mahkumların çalıştırılması suçun tekrarının engellenmesi açısından da oldukça önemlidir. Nitekim, tahliyelerinden sonra işsizlikle karşı karşıya kalan hükümlülerin tekrar suç işleme potansiyeli yüksek olacaktır.
Ancak, çalıştırılma şartları öncelikle İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na, sonrasında da ilgili diğer kanun ve yönetmeliklere uygun olmalıdır.