KAPALI ALAN ÇALIŞMALARI
Kendisine özgü tehlike ve risklere sahip Kapalı Alan Çalışmaları, İş İzin Sistemi içinde yapılmalıdır.
Kapalı Alan Çalışmaları Hangileridir?
Sabitlenmiş veya hareketli bir tavanı/çatısı olan, kapı, pencere, giriş noktaları haricinde tüm yan yüzeyleri kalıcı veya geçici bir süre için kapatılmış alanlarla birlikte, tavanı/çatısı mevcut olup yan yüzeylerinin %50'sinden fazlası kapalı olan yerler Kapalı Alan olarak tanımlanmaktadır.
Sabit veya seyyar bir tavanı veya çatısı (çadır, güneşlik vb. dâhil) olan, kapıları, pencereleri ve giriş yolları dışında bütün yan yüzeyleri geçici veya kalıcı olarak tamamen kapatılmış alanlar ile aynı şekilde tavanı veya çatısı olup yan yüzeylerinin yarısından fazlası kapalı bulunan yerlerdir.
Farklı şekil ve ölçülerde olabilen kapalı alanlar, endüstriyel tesisler, gıda sektörü, kimyasal madde, petro-kimya, elektrik, gaz, kamusal altyapı hizmetleri, iletişim/network bağlantı ve tesisi, inşaat gibi pek çok sektörde karşımıza çıkabilir.
Şekil, ölçü ve gerçekleştirilen faaliyetler açısından kapalı olarak tanımlanan alanlar arasında;
- Kuyular
- Men holler
- Tüneller
- Silolar
- Kanallar
- Açık Çukurlar ve Havuzlar
- Soğuk Depolama Alanları ve Ambarlar
- Borular
- Arama Kurtarma Faaliyetleri
- Depolar ve Tanklar sayılabilir.
Kapalı alanlarda yapılan çalışmalar uzun süreli çalışmalar olarak planlanmamalıdır.
Çalışma alanının çoğunlukla dar ve hareket kısıtlayıcı olması, hava hareketinin kısıtlı olması, zehirli, patlayıcı ya da boğucu gazların birikme ihtimalini ortaya çıkartır. Kapalı alan içinde yapılan faaliyetler bu gazların birikiminde tetikleyici rol oynayabilir. Örneğin; kapalı bir tank içinde yapılması gereken bir kaynak faaliyeti, zaten stabil olmayan atmosfer değerlerinin olumsuz yönde hızlıca değişmesine yol açabilecektir.
Kapalı Alan Çalışmaları ve Ortam Havasının Değerlendirilmesi
Kapalı alan hava ortamı, ortamda mevcut gazların çeşitliliğine ve miktarlarına göre değerlendirilmelidir.
Bu anlamda;
1. Yetersiz Oksijen İçeren Hava; Bir ortamdaki oksijen (O2) miktarı, tüketim ve diğer gazlarla yer değiştirme sonucu değişebilir. Solunumun yanı sıra, kaynak, kesme, ısıtma gibi faaliyetler sonucu oksijen miktarı azalabileceği gibi, ortama karışan diğer gazların oksijenin yerini alması ile de oksijen miktarı azalabilir. Azot, helyum, argon bu gazlara örnek olarak verilebilir. Bu gazlar, diğer gazlarla kimyasal reaksiyona girmeseler de, oksijenin yerini alarak, ortamda oksijen derişiminin azalmasına neden olurlar.
%20'den az Oksijen içeren hava "pis hava" olarak adlandırılır. Maruziyet durumunda çalışanda, hızlı yorulma, uyku hissi ve terleme görülür.
%19'un altında Oksijen içeren ortamlarda çalışma yapılmamalı, doğal veya cebri havalandırma sağlanmalıdır. Çalışma zorunluluğu varsa, solunum koruyucularla birlikte hava tüpü ile solunum sağlanmalı ve çalışma süresi minimum tutulmalıdır.
2. Zehirli Hava İçeren Ortam; Ortamda bulunan zehirleyici-boğucu gazların varlığı da söz konusu olabilir. Bu gazlar arasında karbonmonoksit (CO), hidrojensülfür (H2S) , hidrojensiyanür (HCN) gibi gazların yanında basit boğucu gazlar olarak adlandırılan hidrojen (H2), azot (N2) ve etan-metan-bütan-propan gibi gazlar da sayılabilir.
3. Patlayıcı Ortam İçeren Hava ; Etan, metan, propan gibi hidrokarbonların patlayıcı özelliği bilinmektedir. Bunların haricinde karbonmonoksit, hidrojensülfür gazları da patlayıcı ortam oluştururlar.
Ortamda bulunan tozlar solunum açısından olumsuz bir ortam oluşturmanın yanında, tozun içeriğine göre yine patlayıcı bir ortam oluşturma ihtimali de göz önüne alınmalıdır.
Kapalı Alan Çalışmaları ve İş Güvenliği Tedbirleri
Kapalı alan çalışmaları, içerdiği tehlike ve riskler göz önüne alındığında yüksek riskli faaliyetler içinde sayılırlar. Bu nedenle kapalı alan çalışmaları;
1- İş İzin Sistemi içinde gerçekleştirilmelidir. (Konu ile ilgili İŞ İZİN SİSTEMİ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz)
2- Hiçbir çalışanın kapalı alanda yalnız çalışmasına izin verilmemelidir. "Kimse çalışma alanında yalnız çalışmamalıdır" ilkesi, kapalı alan çalışmaları sözkonusu olduğunda daha da önemli hale gelir. Kapalı alanda çalışan kişi veya kişlerle dışarıda ve uygun bir iletişim yolu ile sürekli ve sağlıklı bir bağlantı sağlayabilen bir gözetmenin çalışma boyunca bulundurulması ihmal edilmemelidir. Gözetmene, bir olumsuzluk tespit ettiği durumlarda, kapalı alana kurtarma amaçlı da olsa girmemesi, bunun yerine ilgili birimlerden acil yardım istemesi telkin edilmelidir.
3- Ortam gaz ölçümleri düzenli ve sürekli yapılmalıdır. Seyyar gaz ölçüm cihazlarının çoğu 3 gazın (Oksijen, Karbonmonoksit ve Hidrojensülfür) ölçümü yapmaktadır. Bun gazlarla birlikte patlayıcı ortam oluşturan hidrokarbonların ölçümünü de sağlayan 6 gaz ölçüm kapasiteli gaz ölçüm cihazları tercih edilmelidir. İş İzin belgesi, gaz ölçüm sonuçlarını kaydedebilecek bölüm içermeli, ölçümler arasındaki süre 2 saati aşmamalıdır.
4- Sadece eğitimli çalışanlar dahil edilmelidir. Verilecek spesifik eğitimlerle çalışanlara, kapalı alan çalışmalarında dikkat etmeleri gereken hususlar, iletişim yöntemleri, acil durum davranışları, ortamda bulunması muhtemel gazlar ve gerekli kişisel koruyucu donanımların kullanım şekilleri hakkında genel bilgiler verilmelidir.
5- Kapalı alan çalışmalarına özgü Acil Durum Planları hazırlanmalıdır. Acil durum planları içinde veya faaliyete özgü hazırlanacak ek acil durum planları çalışanlarla paylaşılarak, acil durum görevlendirmeleri ve davranışları hakkında bilgi verilmelidir.
6- Risk Değerlendirme Raporları güncellenmelidir. Kapalı alan çalışmalarında ortaya çıkabilecek tehlike ve risklerle ilgili spesifik bir risk değerlendirme raporu hazırlanmalı ve çalışanlarla paylaşılmalıdır.
Sonuç olarak; Kapalı Alan Çalışmaları, özel iş güvenliği önlemleri ve eğitimler gerektiren yüksek riskli bir faaliyettir. İş şansa bırakılmamalı, ortam ve ortamda bulunabilecek gaz ve tozlar iyi tanımlanmış olmalıdır. Konu ile ilgili HİDROJEN SÜLFÜR GAZI (H2S) VE ETKİLERİ başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.