MADENCİLİK-DOĞA-SİYANÜR ÜÇGENİ

MADENCİLİK-DOĞA-SİYANÜR ÜÇGENİ

Madencilik faaliyetlerinin doğaya verdiği zararlar gereken ciddiyetle tartışmaya açılmıyor.

Meydana gelen maden kazaları sonrasında herkesin uzman kesilip televizyon programlarında boy göstermesinin ardından birkaç gün geçince tartışmalar da soğuyup rafa kaldırılıyor.

Maden sektöründe meydana gelen kazaların (ne yazık ki) genelde çoklu ölümlere yol açmaları, iş güvenliği tedbirlerinin de kısa süre gündeme gelip yeniden es geçilmesiyle gerektiği şekilde değerlendirilmediği gerçeğini gözler önüne seriyor. Ulusça en büyük sorunumuz olan kısa süreli toplumsal hafızamızın tazelenmesi için yeni bir kazanın veya doğal felaketin meydana gelmesini bekliyoruz.

Erzincan'ın İliç İlçesinde meydana gelen maden kazası da aynı şekilde kısa süre günden oldu ve çok kısa sürede yerini magazin haberlerine bıraktı.

Madencilik Sektöründe İş Güvenliği

Soma faciası sonrasında 301 çalışanın hayatını kaybetmesinin ardından (sözde) radikal önlemler alınmıştı. Ülkemizde radikal önlem denildiğinde yine ne yazık ki; kazaların tekrarını önlemeye değil, benzer bir kaza sonrası kimlerin sorumlu tutulacağını belirlemeye yönelik çalışmalar yapılıyor ve bunlar "radikal tedbirler" olarak lanse ediliyor.

Elbette her kazada olduğu gibi, maden sektöründeki kazalarda da "insan hatası" payını görmezden gelemeyiz. Ancak, kazaların önlenmesi, daha önce meydana gelenlerin iyi etüt edilmesi, kök sebeplerinin doğru ve tarafsızca belirlenmesi ve tekrarını önleyecek gerçekçi ve çok yönlü tedbirlerin alınmasıyla söz konusu olabilir.

En büyük sorun ve haksızlık, her maden kazası sonrası madencilik faaliyetlerinin önlenmesi yönünde bir reaksiyon verilmesi ve sektörün yargısız infaza maruz kalmasıdır.

madencilik ve siyanür-1

Siyanür Nedir? Hangi Bileşikleri Kullanılmaktadır?

Siyanür, bir siyanür iyonunu (CN-) içeren birçok bileşikten oluşan geniş bir kimyasal aileye sahiptir. Siyanür türleri, bileşiklerin içerdikleri metal ve bağlanma şekillerine göre çeşitlilik gösterir. İşte bazı yaygın siyanür türlerinden bazıları:

  1. Potasyum Siyanür (KCN): Kimyasal formülü KCN olan bir siyanür türüdür. Altın ve gümüşün işlenmesinde yaygın olarak kullanılır.
  2. Sodyum Siyanür (NaCN): Kimyasal formülü NaCN olan bir başka siyanür türüdür. Madencilik ve metal işleme endüstrisinde altın ve gümüşün çıkarılması için kullanılır.
  3. Hidrojen Siyanür (HCN): Kimyasal formülü HCN olan gaz halindeki siyanürdür. Organik sentezde, plastik ve kauçuk üretiminde kullanılır. Ayrıca zehirli bir gaz olduğu için dikkatle işlenmelidir.
  4. Kalsiyum Siyanür (Ca(CN)2): Kimyasal formülü Ca(CN)2 olan bir başka siyanür türüdür. Madencilikte ve diğer endüstriyel süreçlerde kullanılır.
  5. Demir Siyanür (Fe(CN)6): Bir demir atomu içeren siyanür komplekslerinin bir grubudur. Örneğin, potasyum ferriyanür (K3[Fe(CN)6]) ve potasyum ferrosiyanür (K4[Fe(CN)6]) gibi bileşikler bu gruba dahildir.

Bu saydıklarımız, sadece yaygın olarak bilinen siyanür türlerinden bazılarıdır ve endüstriyel uygulamalarda farklı siyanür bileşiklerinin kullanılması mümkündür. Siyanür türleri genellikle kullanım amaçlarına ve uygulamalara göre seçilir.

Ayrıntıya girmek gerekirse; Siyanür, birçok endüstriyel süreçte kullanılır, özellikle metal işleme ve madencilikte altın ve gümüşün zenginleştirilmesi için kullanılır. Siyanürün en tehlikeli yönlerinden biri, zehirli gaz olan hidrojen siyanür (HCN) veya siyanür iyonları serbest bırakabilen bazı siyanür bileşiklerinin solunması sonucu hızla ölümcül olabilmesidir.

Bununla birlikte, siyanür aynı zamanda endüstriyel süreçlerde atık yönetimi ve çevresel kirliliği kontrol etmek için de kullanılır. Ancak, uygun güvenlik önlemleri alınmadığı takdirde, siyanürün kullanımı ciddi tehlikelere yol açabilir ve çevresel kirliliğe neden olabilir. Bu nedenle, siyanür ve siyanür içeren maddelerin işlenmesi ve kullanımı sıkı bir şekilde düzenlenmeli ve denetlenmelidir.

Siyanürün Madencilik Sektöründe Kullanımı

Siyanür bileşiklerinden bahsederken sıklıkla madencilik sektörünün de adı geçiyor. Buna rağmen, Türkiye'de yıllık siyanür kullanımının sadece %1,5-2 oranında madencilik faaliyetlerinde kullanıldığı görmezden geliniyor ve siyanür ile madencilik ayrılmaz bir ikili ve tehlike kaynağı olarak lanse ediliyor. İşte en büyük haksızlık da burada ortaya çıkıyor. Geriye kalan siyanür kullanımının gerçekleştiği metal imalat sektöründeki %98'lik kısım ise nedense asla gündem olmuyor. Metal imalat sektörünün devamı için, metalik hammadde madenciliğinin de devam etmesi gerektiği gerçeği unutuluyor.

madencilik ve siyanür-2

Siyanür ve Doğaya Etkileri

Şu bir gerçek ki; Siyanür, çevresel etkileri nedeniyle ciddi endişelere yol açan son derece toksik bir kimyasal maddedir. Doğaya bırakıldığında, siyanür çevresel kirliliğe ve biyolojik zararlara neden olabilir. İşte siyanürün doğaya etkileri:

  1. Su Kirliliği: Siyanür, sucul sistemlere bırakıldığında su kirliliğine neden olabilir. Özellikle madencilik endüstrisinde kullanılan siyanür, çözündüğünde siyanür iyonları (CN-) serbest bırakır ve sucul sistemlerde yayılır. Bu, sucul organizmaları zehirleyebilir ve su ekosistemlerinin dengesini bozabilir.
  2. Biyolojik Zararlar: Siyanür, canlı organizmalar üzerinde ciddi biyolojik zararlara neden olabilir. Özellikle solunduğunda veya tüketildiğinde, hücrelerde oksijen taşınmasını engelleyerek hızla ölümcül olabilir. Sucul organizmaların ölümü, su ekosistemlerindeki dengeyi bozabilir ve balık ölümlerine neden olabilir.
  3. Toprak Kirliliği: Siyanür, toprağa bırakıldığında toprak kirliliğine neden olabilir. Bu, toprakta bitki örtüsünün ölümüne ve toprak verimliliğinin azalmasına yol açabilir. Ayrıca, siyanür, toprağı kullanan organizmalar üzerinde de zararlı etkilere sahip olabilir.
  4. Biyobirikim: Siyanür, çevredeki organizmalar tarafından emildiğinde ve biriktiğinde biyobirikime yol açabilir. Bu, gıda zinciri boyunca siyanür konsantrasyonlarının artmasına ve sonunda insanlar da dahil olmak üzere üst düzey yırtıcı organizmalarda toksik etkilere neden olabilir.
  5. Uzun Vadeli Etkiler: Siyanürün çevresel etkileri uzun vadeli olabilir. Özellikle yer altı suları ve su kaynakları üzerinde uzun vadeli etkileri olabilir. Siyanür kirliliğinin temizlenmesi zor ve zaman alıcı bir süreç olabilir.

Bu nedenlerle, siyanürün doğaya bırakılması ciddi çevresel sorunlara neden olabilir ve bu tür kirliliğin önlenmesi veya azaltılması için sıkı düzenlemeler ve güvenlik önlemleri gereklidir.

Anlaşılacağı üzere; siyanürü ortadan kaldırmak mümkün olmadığından, siyanürün zehirli etkilerinden kurtulmayı hedeflemek çok daha doğru olacaktır. İş güvenliğindeki kısır döngüde olduğu gibi "iş yoksa iş kazası da olmaz" zihniyeti, "madencilik yapmazsak, siyanürle de muhatap olmayız" zihniyetine benziyor.

Ülkemizde de, dünyada da örneğin inşaat faaliyetlerinde çok sayıda iş kazası meydana geliyor. İnsanlar sakat kalıyor, hatta hayatlarını kaybediyorlar. ama asla kimse "inşaat faaliyetlerini" engellemekten bahsetmiyor.

madencilik ve siyanür-3

Siyanür Kullanılmalı Mı?

Günümüz teknolojisinde daha farklı bir alternatif bulunmadığı sürece bu sorunun yanıtı "evet" olmak zorundadır. Çünkü hali hazırda tüm dünyada aynı amaçla kullanılan en temiz ve en kolay yöntem, metal cevherlerinin siyanür kullanılarak zenginleştirilmesidir.

Bu cümleden "siyanür zararsızdır" sonucunu çıkartmak büyük hata olur. Siyanürün kullanılmasının öncesinde, nasıl kullanılacağının belirlenmesi, uygulanması ve denetlenmesi, kısacası siyanür kullanımının en bilimsel kabullere göre planlanması, doğa-insan-çevre etkilerini belirleyecektir.

Bu aşamada en büyük sorumluluk doğal olarak mevzuatı hazırlayan ve uygulanmasını kontrol eden devlete yükleniyor. Verilen maden ruhsatlarını, üretim aşamalarını ve yöntemlerini düzgün ve tarafsız olarak mevzuata uygunluk yönünden denetleme görevi tam olarak yapıldığında, madencilik sektöründe siyanürün kullanımı ve çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi ve hatta ortadan kaldırılması söz konusu olabilir.

İşin bu aşamasında ise yine liyakat ve iş bilirlik gündeme geliyor. Devlet tarafından görevlendirilen denetçilerin öncelikle işin temeline hakim olmaları, bağımsız ve tarafsız olmaları ve bilimsel gelişmeleri yakından takip eden kişilerden seçilmesi elzem hale geliyor.

Gerekli çevre koruma tedbirleri bilimsel temellere dayandırılarak alınır, düzenli bir şekilde kontrol edilirse, sadece madencilik sektöründe değil, diğer ağırlıklı siyanür kullanımı gerektiren sektörlerde de siyanürün olumsuz etkilerini en düşük seviyelere indirmek mümkün olacaktır.

İsg-212x72

Paylaş Facebook Twitter E-Mail Whatsapp