IMPOSTER SENDROMU NEDİR?
Imposter Sendromu başarın geldiği anda, başarıyı elde eden kişinin “hak ederek başardığına” inanmıyor olması olarak adlandırılır.
Kişi kendi başarısı karşısında, kendini aslında yetersiz olduğunu hisseder. Bu işi verebilme kabiliyetinin olmadığını, aslında bu başarıya ulaşabilmek için yetkin olmadığını düşünür. Oysaki başarı tamamen kendinden kaynaklı bu işte yeterli ve yetkindir. Buna inanmak istemez ve farkında bile değildir.
Başarının nasıl gerçekleştiğine verdiği cevap ise; çok şanslıyım. Şans icabı başardım gibi bahaneler ile kendilerini inandırır. Bu durum kişinin hem kendi içinde duygularına hem de dışarıya karşı vermiş olduğu mesajlarda yanıltıcı olduğunu düşünerek, kendini sahtekâr hissetmesine sebep olur.
Imposter Sendromu yaşayan kişiler, kendilerini analiz ettikleri anda dışarıdan görünen başarılı kişinin kendisi olmadığını görerek, kendini de inandırarak hayata devam eder. Aslında bunlar gerçek olmayan düşünceler olsa da bir sendrom yaşadığının farkında bile olmayabilir.
Başarılı kişiler özellikle etraftan aldıkları faktörler karşısında kendilerini daha kötü hissederek, sahtekâr gibi davrandıkları hissini yoğun bir şekilde yaşarlar. Bu kişi in yaşamını ve iş hayatını olumsuz yönde etkiler ve psikolojik olarak da yaşam kalitesini düşürür.
Imposter Sendromu Ne Zaman Ortaya Çıktı?
Amerika da iki psikolog Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes tarafından 1978 yılında tanımlanan sahtekâr sendromu, o yıllarda birçok kişi üzerinde analizler yapılarak sonuca ulaştı.
Sadece Kadınlar Mı Etkileniyor?
İlk başta bu iki psikolog imposter sendromunun, sadece belirli alanlarda uzmanlaşmış ve başarıları kanıtlanmış olan kadınlarda ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. Yani sadece başarılı kadınlar bu sendroma yakalanabilir diye düşünülürken daha sonra yapılan araştırmalar neticesinde farklılaştı. Kadınlarda olduğu gibi, erkeklerde de gözlemlendi.
Bu sendroma yakalanabilir için cinsiyet kimliklerinin, meslek gruplarının, etnik kökenlerin önemli olmadığı detayına ulaşıldı. Başarılı olan öğrencilerde dahi bu sendromu görmek mümkün.
Imposter Sendromu Yaşayan Kişiler Neler Hisseder?
Aslında net olarak görülen kişinin yaşamış olduğu duygu durum yoğunlukları ile başarılı olmadıkları düşüncesine sahip olma fikri onları yollarından alıkoyabilmekte.
Her başarılı bireyde yaşanabilecek olan Impostor Sendromu yaşayan kişiler başarı elde ettiklerinde mutlu olmak yerine rahatsızlık duyar sahtekâr olduğunu düşünür ve rahatsız hisseder. Örneğin bir projeyi başarıyla tamamlamış beyaz yaka personel, başarının arkasından “aslında projeyi yürütmek için yeterli değildim tamamen şans eseri tamamladım.” Düşüncesine kapılır. Yönetim tarafından gözle görülen başarısı takdir edilir ve yeni bir unvanla atanma teklif edildiğinde ise kişi kendinin sahtekâr olduğunu anlayacaklarını düşünerek, yeni ünvanı kabul etmek istemez. Bu durumdan rahatsızlık duyar ve bu kişide birçok psikolojik probleminde gelmesine sebep olur.
Pauline Rose Clance’e Göre Imposter Sendromu Yaşayan Kişilerin Ortak Karakter Özellikleri Nelerdir?
• Sürekli kendilerini sahtekâr hissetmeleri.
• Başkalarının karşısında kendilerini en özel hissetme ya da en iyi hissetme ihtiyaçları gütmeleri.
• Her şeyin en iyisini yapabilecek güce sahipmiş gibi davranmaları.
• Başarısız olabilme korkusu yaşamaları.
• Elde ettikleri başarılar karşısında hissettikleri mahcubiyet ve övgüyü hakketmedikleri düşünce yapıları.
• Başarının ardından yaşamış oldukları koku ve suçlu hissetme duygusu.
Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes Imposter Sendromu Değerlendirmeleri
Yapılan ilk incelemeler ayrıntılara bakıldığında; aslında bu sendromu hayatın her anında yaşayabilecek nitelikte kişiler olduğunu görebilirsiniz. Bu sendromun çıkış noktası aslında büyük başarılara ulaşılabilecek yolun başında başlıyor.
Kişiler öncelikle edinmiş oldukları göreve adım atarken kendinden şüphe ederek yaklaşım sergiliyor ve bu şekilde başlangıç yapmış oluyor. İlk yapılan araştırmalarda başarıya ulaşan kadınlar için sürecin ortasında ya çok fazla özen göstererek üzerine aşırı yoğunlaşarak çalıştıkları gözlemlenmiş ya da erteleyerek son ana kadar ilgilenmedikleri ortaya çıkmış. Her iki durumda da elde edilen başarının ardından kişi geri gelen olumlu bildirimler karşısında kendine inanamıyor.
Üzerine çok çalıştığı ve aşırı hassasiyet gösterdiği için bu başarıya ulaştığında; “ aslında yeterli değilim, kendimi çok zorladım ve üzerinde çok çalıştım, tüm bu sebeplerle başarı geldi” düşüncesine kapılırken, diğer taraftan işini erteleyip san anda tamamlanan bir başarı söz konusu ise gelen olumlu tepkilere tamamen şans eseri elde etmiş olduğu bir başarı düşüncesine kapılmasını sağlıyor.
Imposter Sendromuna Karşı Nasıl Davranmalıyız?
• Farkındalık
Bu sendromu yaşayan kişiler kendilerini öncelikle farkında olmaları gerekir.
Kişinin kendi durumunu fark etmesi, bu sendromu atlatabilmek için en temel adım. Farkında olmayan ve bunu henüz anlamayan kişiler bu sendromu kendi içlerinde yönetemez.
• Sana Özel Bir Durum Değil
Kadın, erkek, yönetici, öğrenci statünüz ne olursa olsun bu sendromu yaşayan ilk ya da tek kişi siz değilsiniz. Bu hissettikleriniz sadece sizin duygularınız değil. Toplumumuzda en ufak başarıya ulaşmış kişilerin dahi yaşadığı bir sendrom. Kendinizi bu konuda özel hissetmekten vazgeçmelisiniz.
• Dile Getirmek
Hissettikleriniz sürekli kendiniz ile paylaşarak, sahtekâr olduğunuz düşüncesini içinizde tutmamalısınız. Hissettikleriniz paylaştığımız da karşı taraftan objektif veriler almak farı duygular hissetmenize sebep olur.
• Destek
Profesyonel anlamda yardım alarak bu süreci atlatabilmek, yaşadığınız yükün hafiflemesinde en önemli olandır. Çekinmeyin destek alın kendi gizeminizi çözün ve başarıyı doyasıya yaşayın.